Nevşehir turu için doğru zamandı. Seyahat edilen şehirlerin sayısı arttıkça her yer birbirine benzemeye başlıyordu ki Nevşehir’e geldim! Türkiye’de eşi benzeri yok da dünyada var mı derseniz Amerika büyük kanyon benzeri bir yer gibi ama Kapadokya’mızın yerini tutması zor. Kapadokya Göreme’ye bağlı bir sit alanı ve Göreme Milli Parkı içinde yer almakta.
Ürgüp-Göreme-Kapadokya birbirine oldukça yakın iç içe denilebilecek tatil mekanları. Nevşehir merkez de bu mekanlara oldukça yakın. Nevşehir turu içerisinde ulaşım sıkıntısı çekmeniz oldukça zor. Kapadokya içinde peri bacalarının arasında yürürken daracık yollardan tepelere doğru uzanan bir otel seçiminde bulunduysanız ve mevsim kışsa yürümek zor gelebilir tabii orasını bilemem zira bölge kışın oldukça soğuk ve karlı. Biz Kapadokya’yı kış sezonunda ziyaret ettik. Bölgenin turistik açıdan pahalı bir bölge olması yönüyle bilmeden maddi açıdan doğru bir seçim yapmışız.
Nevşehir Balon Turu
Balon turu, otel aklınıza ne gelirse fiyatlar hep euro üzerinden hesaplanıyor ve bu durum bir nebze öz yurdunda gariplik hissine yol açıyor, benden söylemesi! Balon turları yazın da kışın da pahalı turlara dahil olmadan kişisel yapayım desen birkaç kat daha pahalı. Görevliler uzun uzun anlattı balonun ne kadar masraflı bir şey olduğunu ama gene de yerli turiste bir kolaylık sağlanması kanaatindeyim. Şu an ekim ayına kadar Corona dolayısıyla balon seferleri iptal edilmiş gitmek isteyenlere bu bilgiyi de vermiş olayım. Yöreye gelen turistlerin de daha çok Uzak Doğu’dan olması ya bize denk gelmiştir yahut öyledir.
Özellikle kiliseler dolayısıyla Hristiyan âlemi için mühim bir merkez olan bölgeye dini turizm için gelen pek çok yabancının olduğunu da belirmek isterim. Bize en tatlı gelen turistlerse upuzun boylarıyla ve şirin halleriyle Çinli turist kızlardı. Hatta bir tanesi bize selam vermek için meylederken karda kayıp kötü bir şekilde düştü. Umarız ki çok acımamıştır. Yemek yerken sürekli yediklerimizin içinde ne olduğunu soran Brezilyalı turistler ve çay içme sırası geldiğinde çayımı kremasız içemem, diyerek çayına krema arayan Amerikalı kız da şirindi. Nereli olduğunu sorduğumuzda bize okyanus, cevabını veren Afrika ülkelerinden birinden geldiğini tahmin ettiğimiz turist de ilginçti. Birkaç dille beraber Türkçeyi de anlaşılır konuşan nereli olduğunu unuttuğum turist de çömlek yapmak için benden önce davranıp tek şansımı elimden aldığı için eh ona da bir aşk olsun, diyeyim buradan.
Perili Bacalar
Gelelim Nevşehir’in en büyük cazibesi peri bacalarına… Yöre halkı peri bacalarının içindeki mağaralardan oteller yapmış. Biz de öyle bir otelde kaldık. Peri bacasının içinde uyumak, üstünde kahvaltı etmek, çayını içerken bir sürü peri bacasını ve etrafta uçuşan balonları izlemek insana başka bir boyutta gibi hissettiriyor. Bölgede görülmesi gereken alanlar birbirine öyle yakın ki hiç yorulmadan bir çırpıda geçiliyor. Ürgüp, tarihi İpek yolu üzerine konumlanmış bir belde. Üç güzeller diye geçen üç büyük peri bacasının olduğu, Uçhisar kalesi ve güvercinlikler diye bilenen mekanlardan Erciyes dağını tüm heybetiyle görmek de mümkün.
Bölgede gezilmeyi bekleyen pek çok kilise var. Özellikle Temenni tepesindeki Aziz Yeorgios Kilisesi dikkat çekici bir yapı ve manzaraya sahip. Yörede sıkça rastlanılan kayadan oyma yapılar bu kilisede de salon şeklinde karşımıza çıkıyor. Benim en çok dikkatimi çeken ise Mazı yeraltı şehri gibi köylerde bulabileceğiniz ya da şehir merkezinde de müzelere bağlı gezebileceğiniz yeraltı şehirleri oldu.
Nevşehir Yeraltı Turu
Kimi inanışlara göre uzaylıların kimilerine göre cinlerin yaptığı insan elinden çıktığına kimsenin ikna olamadığı bu muazzam şehirlerde gezinmek çok farklı bir deneyim. Yeraltı şehirlerine daracık alanlardan kat kat inerken rehberin peşinden ayrılmaya korkuyor insan çünkü şehirde bir sürü odacıklar var ve her biri labirenti andırıyor. Sanki bir an kalabalıktan uzaklaşıp başka bir odaya geçsen kaybolacak gibi hissediyorsun. Birkaç kat indikten sonra rehber de daha fazla inmedi. Bence o da kaybolmaktan ya da bizi kaybetmekten çekindi.
Havalandırma boşluklarını gördüğüm için havasız kalma korkusu yaşamadım ama yerin o kadar altında bir tane bile haşere görmemiş olmak beni oldukça şaşırttı. Gerçekten odalar gayet havadar ve pırıl pırıldı gene de insan sanırım psikolojik olarak içeride kendini nefes alamayacak gibi huzursuz hissediyor. Zaten rehber girmeden kapalı alan korkusu olanları girmemeleri yönünde uyarmıştı. Kısa bir süre kalmak aşırı sarsmadı ama savaş zamanlarında orada aylarca yaşayan insanların yerinde olmak istemezdim.
Nevşehir’in şarapları meşhur. Yöreye özgü hoş bir aroması da var. Gitmişken bir şişe şarap almadan geçmeyin. Çok hoş da doğal taşlardan yapılmış takıları var. Özellikle saf kehribar ve kehribardan yapılma ürünler ilgimizi çekti. Biz de birer tane zultanit taşından yapılma kolye aldık. Zultanit dünyada sadece Muğla’da çıkan faydası saymakla bitmez yansıdığı ışığın rengini alan ama genelde açık havada mor, normal ışıkta yeşil olan bir taş. Kolyelerimiz boynumuzda, elimizde bir harita, yeni rotalarımız için gün saymaktayız. Çünkü hayat yoldayken daha güzel!
Daima yolda kalın…
Seda Nur KURT
1 thought on “FARKLI BİR ŞEHİR: NEVŞEHİR”